Halil Erdem halilakpinar@hotmail.com
20/05/2012 ŞUURSUZ-MUŞUZ (!) 15 Mayıs 2012 tarihinde yapmış olduğumuz “Besmelesiz eğitim olmaz” başlıklı basın açıklamasının ardından derneğimiz hakkında “bunlar şuurlu değil şuursuzlar” şeklindeki açıklama yapan malum zihniyeti esefle kınıyor ve çok iyi anlıyoruz. Biz Şuurlu Öğretmenler Derneği olarak milli ve manevi değerlerine bağlı, önce ahlak ve maneviyat ilkesiyle hareket eden, nesillerimizin ahlaki olarak yozlaşmasına karşı “şuurlu bir nesil “ için çalışan bir derneğiz. Bir sivil toplum kuruluşu olarak belli hassasiyetlerimizi, çözüm önerilerimizi bildirmek, taleplerimizi bildirmek en doğal hakkımızdır. Bu çerçevede yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede Müslümanların ibadet özgürlüğünü kısıtlayıcı engellerin ortadan kaldırılmasını talep etmek en doğal hakkımızdır. Bireylerin hak olduğuna inandıkları "Bireysel İstekleri" bazılarının aklına ve mantığına yatmaması, bu tipteki kişilerin hâlâ kendi düşünce sistemleri dışındaki fikirleri fikir olarak bile görmemeleri ve o fikirleri yok etmeye çalışmaları bizi üzmektedir. Biz devletin, her inanç sistemine sahip kişilerin hak ve özgürlüğüne azami derecede saygılı olmasını ve kişilerin kendi inançlarını rahat bir şekilde yaşaması için gereken ortamı hazırlamasını istiyoruz. Bunun din üzerinden siyaset gütmekle hiçbir ilgisi olmadığı gibi, bu şekilde düşünenlerin bilakis dine karşı duruş sergileyerek, kendi siyasi görüşlerini beslemeye çalıştıklarını esefle mütalaa ediyoruz. Ülkemizde kaygı duyulacak bir durum varsa bu da pranga vurulmaya çalışılan/vurulan düşüncelerdir. Hür düşünce ancak teokrasi sevdalıları için; onların varoluş düzenlerini kökten sarstığı için belki tehlikedir. Günümüz dünyasında kendilerini diğer düşüncelere açamayan bu kimseler "Cuma namazına gitmek isteyen öğrenciler var ise, bunlara izin verilsin" diyen bizleri suçluymuşuz gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Ülkemiz, bünyesinde birçok farklı din mensubunu barındırmaktadır. Bunlardan biri de -her ne kadar bu zihniyet tarafından kabul edilmek istenmese de- Cuma namazına gitmek isteyen Müslümanlardır. Bu gerçek gözünü kim ne kadar kapatırsa kapatsın güneşin varlığı gibi ortadadır. Bu yüzden "Cuma namazına gitmek isteyen her kim olursa olsun devlet bunu güvence altına almalıdır.Yıllardır uygulanan eğitim müfredatının öğrencilerimizi, çocuklarımızı, gençlerimizi getirdiği nokta ortadadır. Çocuk yaşta ana baba katili olanlar, ilkokul çağında bağımlılık yapan maddeler kullanarak geleceğini karartanlar, evinden kaçıp kötü niyetli insanların tuzaklarına düşen ve hayatın içinde başıboş yok olup giden gençlerimiz... Bu manzara canımızı acıtıyor. Acaba sizin canınızı acıtıyor mu? Malum zihniyet bu manzaranın neticeleri üzerine değil sebepleri üzerine dişe dokunur, sahici cümleler kurabilir mi? İnsanların İslam’ın insanı özgürleştiren, insanı bencillikten kurtaran ve yüreğine genişlik veren mesajına davet edilmesinden bazı çevreler neden bu kadar rahatsız olur? Zihninde, ciddi soruları olanlar doğruyu bulabilir ancak.Gençlerimizin bu problemlerine çözüm yolları aramak ve çözmek için çabalamak “şuurlu” olduğumuzun göstergesidir. Bizim bir derdimiz var. Selam olsun dertlilere. Selam olsun tüm insanların dertlerine çözüm arayanlara. Halil AKPINAR Şube Başkanı Şuurlu Öğretmenler Derneği Denizli Şubesi Yönetimi adına
|