ŞUURLU ÖĞRETMENLER DERNEĞİ DENİZLİ ŞUBESİ BASIN AÇIKLAMASI | |
ŞUURLU ÖĞRETMENLER DERNEĞİ DENİZLİ ŞUBESİ BASIN AÇIKLAMASI
19.09.2011
Kıymetli arkadaşlar 19 Eylül Pazartesi günü ilköğretim ve ortaöğretim okullarımızın ilk zili çalarak 2011-2012 eğitim öğretim yılı başlamıştır.
Sözlerimin başında yeni eğitim ve öğretim yılımızın başta öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz olmak üzere; Denizlimize ve Ülkemize hayırlı olmasını temenni ederim. Eğitim sistemimizde kronikleşen bazı sorunlarında çözüm yılı olmasını umarak basın toplantımızı açıyorum.
16 milyon öğrencimizin ders başı yapacağı bir ortamda Türkiye gündemi çok önemli iç ve dış meselelerle uğraşmaktadır. Hızla değişen gündemde eğitim öğretime yeterince önem verilmemektedir. Hemen hemen her ailenin en sıcak gündemi eğitimdir. Aileler; çocuğunu hangi okulda, hangi öğretmene teslim edeceği derdindedir. Aynı zamanda öğrencinin giyim, kuşam, dershane, yurt, ulaşım gibi giderlerinin nasıl karşılayacağı endişesindedir.
Eğitim sistemimiz ezbercidir ve öğrencilere sadece bilgi yüklemeyi amaçlamaktadır. Yorum ve analiz yapabilen iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, faydalı ile zaralıyı birbirinden ayırabilecek üretken ve aklı geliştirmeye yönelik değildir. Eğitim sistemimiz insanımızı hayata hazırlamıyor, farklı bir gelişmeye karşı hazırlıklı değildir. Çocuklarımız ve gençlerimizi milli ve manevi değerlerimize göre yetiştirmek zorundayız. Maneviyat demek, ahiret inancı demektir. Bu nedenle talim ve terbiye önce ahlak ve maneviyatı gözetir. Doğru Hakk anlayışına dayanmayan hiçbir hayat nizamı insanlığa saadet getirmez. Bu nedenle talim ve terbiye Hakk`ı üstün tutmayı gaye edinir. Bizler İslam medeniyetinin evlatlarıyız. Bu nedenle talim ve terbiye İslam medeniyetinin diğer medeniyetlerden üstünlüğü gerçeğini gözetir. İslamsız saadet olmaz, İslam olmadan olmaz. İslam her şeyi tanzim etmiştir. Eğitim ve öğretim siyasetinin en önemli hedefi samimi, kaliteli, salih, ve şuurlu nesiller yetiştirmek olmalıdır. Bu nedenle talim ve terbiye işbirlikçilik ve dünyevileşme yerine nefis terbiyesini önemser.
Batılıların ve işbirlikçilerinin bir takım mefhumları kullanılarak ilmin ilahi kaynağı Kur`anı ve peygamberimizin sünnetini bilimin düşmanı gibi göstermeleri güncel bir yanılgıdır ve tedavisi zor bir düşmanlığın eseridir. Bu nedenle talim ve terbiye güncel yanılgı ve tedavisini öncelikli bir konu olarak ele alır.Çocuklarımızın ve gençlerimizin küçük yaşta körpe zihinlerine ifsad edici fikirlerin sokulmasını, yanlış davranış edinmesini engellemeliyiz. Temel değerlerimizi esas alan ve toplumumuzun dünya felsefesini eğitimlerimize yansıtmalıyız. Alkol, uyuşturucu ve insanı ifsada sürükleyici ortamlardan uzak tutmalıyız. Bunun çözümü de gençliği muhatap alan gençlik kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarına devlet desteği sağlanmasıdır.
Mesleğe yeni başlayan öğretmenlerimiz donanımsız olarak okullara gönderiliyor. Ülkemizin öğretmen ihtiyacı göz önünde bulundurularak Eğitim Fakültelerinin ilgili bölümleri yeniden düzenlenmelidir. Ataması yapılacak her öğretmen göreve başladıktan sonra alanında mutlaka kariyerini geliştirmesi sağlanmalıdır.
Sonuç olarak:
*Türkiye’nin Hıristiyanlığı ve Yahudiliği esas alan batının Müslüman nesilleri ifsat etmeyi hedefleyen değerleri ile eğitimin hiçbir meselesini çözemeyecektir. Çözüm, kendi milli ve manevi değerlerimizi esas almaktadır. Talim ve Terbiyemiz materyalizme, batıcılığa ve AB kriterlerine değil, Hakk`a dayanmalıdır. Hakk`a dayanan bir eğitim anlayışında sorun olmaz, meydana gelen sorunlar ise anında çözümlenir. Okullarda şiddet, küfürlü konuşmalar, cinselliğin istismarı, madde bağımlılığı, ahlaki tahribat, misyonerlik faaliyetleri gibi olumsuz gelişmeler eğitim alanında izlenen politikalarda yanlış tercihin sonucudur.
*Ülkemizin her bir köşesinde eğitim gören çocuklarımızın eşit şartlarda eğitim almaları sağlanmalıdır.
*Öğrencilerimiz deneme yanılma tahtası değildir.Her yıl başka başka sınav sistemlerini uygulama yanılgısından kurtarmalıyız.
*Milli eğitim politikası siyaset üstüdür; uzun vadeli eğitim planlamaları yapılmalıdır. Milli eğitim popülizme kurban edilemez. Sayın Bakanımız Ömer Dinçer’in eğitim konusundaki hassasiyetlerini biliyoruz. Eğitim sistemimiz rötuşlarla düzeltilemez. Sistemi baştan sona ele alıp problemleri köklü değişikliklerle çözeceğine inanıyoruz.
*Son olarak mevcut eğitim sistemimiz, evlatlarımızı yani geleceğimizi inancımızdan uzaklaştırmaktadır. Batı özentisinin hâkim olduğu bir sistemi değil, kendi manevi değerlerimizin, geçmişimizin ve ahlaki değerlerimizin hakim olduğu bir eğitim sistemi üzerinde çalışmalıyız. Böylelikle geleceğimizi Milli ve Manevi değerlerimize sahip çıkan bir nesle emanet etmiş oluruz.
2011-2012 Eğitim Öğretim yılımız hayırlara vesile olmasını yüce Allah’tan niyaz eder, basın toplantımıza katılan siz değerli arkadaşlarıma teşekkür ederim.”
Halil AKPINAR
Denizli ÖĞ-DER Şube Başkanı